23 Temmuz 2013 Salı

Gazeteciler: Portakal, Fatih

PORTAKAL, Fatih

1968 yılında Aydın Nazilli’de, orta direk bir ailenin evladı olarak dünyaya gelir. İlk ve orta eğitimden sonra İzmir Atatürk Lisesinden mezun olur. İstanbul Üniversitesi İngilizce/İşletme bölümünü 1993 yılında bitirir.
Fakülte bitince yabancı dilini geliştirmek ve başka bir alanda master yapmak için yurtdışına gitmek ister. Avustralya’da yaşayan bir arkadaşından da “yanıma gel” diye teklif gelince uzak kıtanın yolunu tutar. Yıl 1993…
İmkânları geniş ve insanlarının çok fazla maddi sıkıntı yaşamadığı bu ülkede alanıyla ilgili bir iş bulamaz. Zaten “İlla da işletmeci olacağım” diye tutturmaz ve dünyaca ünlü bir otelin Sidney şubesinde restoran görevlisi olarak işe başlar. 3,5 yıl çalışır orada. Kendisine bir ev alacak parayı biriktirir ardından ezan bile dinleyemediği bu ülkede kalmak istemez ve dönme kararı alır.
“Seni burada yerler oğlum!”
Fatih Portakal için Avustralya’dan dönüş kararı hayatında bir dönüm noktasıdır. Çünkü Türkiye’ye geldiğinde bir yakını onu muhabirlik yapması için Star TV’den Ufuk Güldemir’e yollar, cebine de kartvizit sıkıştırır, “hamili yakınımdır” türünden. Aklından şimdiye kadar televizyonculuk geçmemiştir, ama “Altından kalkarım evelallah!” deyip Güldemir’in kapısını çalar. Güldemir ona, “Emin misin bu işi yapmak istediğinden? Seni burada yerler oğlum.” der, ancak yine de işe alır Portakal’ı ve İzmir muhabiri yapar. Yıl 1996. 29 yaşındadır. 6 ay maaşsız çalışır. 1997 yılının 1 Mayıs’ında kadrosu gelir, çok mutludur.
Birkaç ay sonra da sevimli mi sevimli bir kızla tanışır. 9 ayın içinde Armağan Toper, Armağan Portakal oluverir. Tarih 27 Eylül 1997.
2004’te çalıştığı kanal patron değiştirince işten çıkarılır, ama o “Her şerde bir hayır vardır.” diyerek başına gelene sabreder. Kısa bir süre sonra da yine doğup büyüdüğü şehirde ajans muhabiri olarak göreve başlar.
Portakal, bu tarihlerde gelen hayatının teklifine hayır demez. İstanbul’da Ayşenur Arslan ve Mehmet Ali Birand’ın Kanal D Haber ekibine transfer olur. Tarih Ağustos 2006. Hayatının ikinci dönüm noktasındadır bu olay.
Keyfi de yerine gelir, maaşı da. Kısa sürede renkli haber sunuş tarzıyla ismi akılda kalan bir televizyon muhabiri olur. Birand da önünü açar, haber muhabirliğinin yanında radyo ve televizyonda başka işlerde çalışmasına izin verir. Best FM’de “Fatih Portakal’la Konuşan Türkiye” programını hazırlayıp, sunar. Kanal D’de “Ne yapmalı?” programının sunucusu olur, yıl 2009-2010.
2010 yılının ikinci yarısına varmadan Fox TV’de sabah haberlerinde yer değişikliği olmuştur ve kanal arayış içindedir. O da bunu fırsat bilerek kendisine daha önce teklif götüren Fox TV Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk’e mesaj çeker: “Kabul ederseniz ben sunayım programı.” teklifinde bulunur. Hayatının üçüncü dönüm noktasını mesajın üzerine yaşar Portakal. Çünkü Doğan Şentürk mesaja olumlu cevap verir: “Sen istiyorsan neden olmasın!”
“Soyadımın farkını çok yaşadım”
Sonrası bildiğiniz gibi… Fatih Portakal televizyonda çok sevilir, halk tarafından kabul görüp izlenir. Onun için Fatih Portakal olarak başka bir dönem başlar. Sevmeyen, eleştirenler de çıkar. Ama o eleştirildiği yönünün yani doğal olmasının kendisini “Fatih Portakal” yaptığı kanısında: “Ben haberi sunarken yaşıyorum, çokça düşüncelerimi paylaşıyorum, duygularımı bastırmıyorum ekranda. İnsanlar da bunu seviyor. Her şeyden önemlisi programda, sokaktaki adamın aklından geçeni dillendiriyorum. Bu da Fatih Portakal’a olan ilgiyi artırıyor.”
Ama Portakal için kısa sürede sevilen bir muhabir olmasının sırrı sadece renkli sunumunda değil; soyadında da gizli. “Küçükken soyadımın ‘Portakal’ olmasından rahatsızdım. Muhabirliğe geçtiğimde çok sevdim. Çünkü akılda kalmamı sağladı.” diyor. Fatih Portakal’ın geleceğe dair hedefleri var ama şu an sır. “Her şey kısmet.” diyor. Gerisini siz getirin!
Hazırlayan: 134 Jülide GÜLER, 10-E
Kaynak: 

http://postigayayinlari.com/fatih-portakal/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder