Müdürler
CUMHURİYET’TEN ÖNCE
Asıl adı
Abdurrahman Hilmi Efendi’dir. 1888 yılında, İzmir Atatürk Lisesi, İzmir
Adliyesinin bulunduğu (günümüz Konak Kaymakamlığı) binada 5 senelik idadi
(lise) mektebi olarak 120 öğrenci ile eğitime başlamıştır. İlk müdür, tarih ve
coğrafya öğretmeni Abdurrahman Efendi’dir. 1890’da 7 senelik idadi olmuştur.
Halit
Ziya Uşaklıgil “Kırk Yıl” adlı eserinde; Abdurrahman Bey’in ailesine,
eğitimine, okulumuzda yaptığı öğretmenliğine kadar birçok konuya yer vermiştir.
19. yüzyıl İzmir’inin bir kesimine ışık tutan bu eserde, lisemizin kurucu
müdürü Abdurrahman Efendi’nin kişiliğine ve okul için yaptıklarına yer
vermiştir. Kitapta bu bölüm şöyledir:
“İzmir’de ruhça, fikirce bizimle beraber olan iki kişi vardı ki medreseden çıktıkları halde ilk bakışta bizden uzak olduklarına hükmedilebilirdi. Ömürlerinin ilk kısımlarına sahne olan çevrenin geleneklerine fikirce ve eylem olarak tam bir bağlılıkları olmakla beraber yenilik istemeyi tek kurtuluş çaresi olan inançları vardı ki birbirlerine karşı sanılacak olan iki düşünüş tarzının nasıl bir çizgiyle birleşebileceğine varlıklarıyla birer delil göstermiş olurlardı.
Bunlardan biri okulun müdürü Abdurrahman Efendi’ydi. Bu kişi okulu yaptırmaktan başlayarak, öğretmen kadrosu kurmuş, adım adım önüne gelecek her türlü zorlukları ve zahmetleri, sabırla, güçlüklere dayanarak aşmış, sonunda okulu beş yıllıktan yedi yıllığa, gündüzlülükten yatılılığa çıkarmıştı. Karşısında bulunan eski sisteme taraflı olan hocalar, bütün şehrin insanlarını arkalarına alarak türlü engeller çıkarırken, o bir an bezginlik duymamış ve okulu gerçekten benzerleri arasında zamanın en yüksek bir eğitim kuruluşu derecesine çıkarmıştır.
Ders verenlerin de İzmir’de aydın ve etrafını aydınlatmaya güçleri yetecek kişilerden seçmiş olması onun çalışmasını taçlandıran mesut bir başarı olmuştu.
Okulun en mutlu özelliklerinden biri, öğrencilerin öğretmenlerle hisçe ve fikirce yakınlığı, öğretmenlerin de öğrenciye bir büyük kardeş gibi bağlılığıydı. Hele bizler, genç hocalar, okulun son sınıf öğrencisiyle yaşça o kadar aramızda az bir fark vardı ki aramızdaki olan ilişki, gençlerle çocuk gençlerin birlikteliğine benzerdi.
… Abdurrahman Efendi de her zaman didinmeden yorgun, fakat her zaman bu zafer kazandıran yorgunluktan memnun bir adamdı. Onun bunaldığı zamanlarda sinirlerini yatıştıran, bitkinlik tehlikesine karşı ruhuna kuvvet veren bir ilacı vardı. Yazı masasının önünde nasıl bir kâğıt parçası rastlarsa ona elinin makineleşmiş bir hareketiyle durmadan yazardı: ‘Bu da geçer yahu!’
‘Bu da geçer!’ … Evet, hep geçerdi, ama seneler de beraber arkalarından acılardan, bıkkınlıklardan, üşenmelerden ve seyrek olarak zincirin paslarla örtülü ümitsizlik halkalarında parça parça kırmızı gülümsemelerini koyarak gözleri aldatan neşelerle dolgun bir ömrü de sürükleyen senelerle beraber her şey geçerdi ve o zincir:
‘Geçmiş zaman olur ki hayali cihana değer’ çaresizlik çığlığını bırakarak geçip giderdi.”
“İzmir’de ruhça, fikirce bizimle beraber olan iki kişi vardı ki medreseden çıktıkları halde ilk bakışta bizden uzak olduklarına hükmedilebilirdi. Ömürlerinin ilk kısımlarına sahne olan çevrenin geleneklerine fikirce ve eylem olarak tam bir bağlılıkları olmakla beraber yenilik istemeyi tek kurtuluş çaresi olan inançları vardı ki birbirlerine karşı sanılacak olan iki düşünüş tarzının nasıl bir çizgiyle birleşebileceğine varlıklarıyla birer delil göstermiş olurlardı.
Bunlardan biri okulun müdürü Abdurrahman Efendi’ydi. Bu kişi okulu yaptırmaktan başlayarak, öğretmen kadrosu kurmuş, adım adım önüne gelecek her türlü zorlukları ve zahmetleri, sabırla, güçlüklere dayanarak aşmış, sonunda okulu beş yıllıktan yedi yıllığa, gündüzlülükten yatılılığa çıkarmıştı. Karşısında bulunan eski sisteme taraflı olan hocalar, bütün şehrin insanlarını arkalarına alarak türlü engeller çıkarırken, o bir an bezginlik duymamış ve okulu gerçekten benzerleri arasında zamanın en yüksek bir eğitim kuruluşu derecesine çıkarmıştır.
Ders verenlerin de İzmir’de aydın ve etrafını aydınlatmaya güçleri yetecek kişilerden seçmiş olması onun çalışmasını taçlandıran mesut bir başarı olmuştu.
Okulun en mutlu özelliklerinden biri, öğrencilerin öğretmenlerle hisçe ve fikirce yakınlığı, öğretmenlerin de öğrenciye bir büyük kardeş gibi bağlılığıydı. Hele bizler, genç hocalar, okulun son sınıf öğrencisiyle yaşça o kadar aramızda az bir fark vardı ki aramızdaki olan ilişki, gençlerle çocuk gençlerin birlikteliğine benzerdi.
… Abdurrahman Efendi de her zaman didinmeden yorgun, fakat her zaman bu zafer kazandıran yorgunluktan memnun bir adamdı. Onun bunaldığı zamanlarda sinirlerini yatıştıran, bitkinlik tehlikesine karşı ruhuna kuvvet veren bir ilacı vardı. Yazı masasının önünde nasıl bir kâğıt parçası rastlarsa ona elinin makineleşmiş bir hareketiyle durmadan yazardı: ‘Bu da geçer yahu!’
‘Bu da geçer!’ … Evet, hep geçerdi, ama seneler de beraber arkalarından acılardan, bıkkınlıklardan, üşenmelerden ve seyrek olarak zincirin paslarla örtülü ümitsizlik halkalarında parça parça kırmızı gülümsemelerini koyarak gözleri aldatan neşelerle dolgun bir ömrü de sürükleyen senelerle beraber her şey geçerdi ve o zincir:
‘Geçmiş zaman olur ki hayali cihana değer’ çaresizlik çığlığını bırakarak geçip giderdi.”
2)NAİLİ BEY (1892-1893)
Adı tam olarak
İsmail Naili Bey’dir. İzmir Mekteb-i İdadisi’nde bir yıl müdür olarak görev
yapmış olan Naili Bey 1889-1892 yılları arasında da Karasi İdadisi’nde müdürlük
yapmıştır. Edip Veysi Bey’in müdür olduğu dönemde ise maarif müdürlüğü
yapmıştır. Tarih ve kavânîn derslerine girmiştir. Müdür olduğu dönemde 16
muallim görev yapmıştır.
3)VEYSİ BEY (1893-1896)
Asıl adı Edib
Veysi Bey’dir. Edib Veysi Bey usûl-i defterî ve kavânîn derslerine girmiştir. İzmir
Mekteb-i İdadisi’nde müdür olduğu zaman içerisinde 1893 yılında 10, 1894
yılında 11, 1895 yılında 11, 1896 yılında 12 mezun verilmiştir. Müdür olduğu
dönemde 16 muallim görev yapmıştır.
1901 yılında okul
programlarına bölgelerin özelliklerine göre ziraat, ticaret ve sanayi dersleri
okutulması karara bağlandı. Abdi Namık Bey’in Müdür olduğu bu dönemde Mekteb-i
İdadi bünyesinde 7600 kuruş masraf ile ziraat ve ticaret şubeleri
oluşturuldu.1902 yılında ise emtiya-i ticariye, coğrafya-i sınai ve ticari,
usul-ü muhasebe ve sanayi makineleri dersleri de öğretim programına dahil
edildi. (Ahenk, 19 Kasım 1902) Abdi Namık Bey müdürken Mekteb-i İdadi’de 15
muallim görev almıştır. Abdi Namık Bey fizik, usûl-i defterî, kavânîn, mevalid
dersleri vermiştir.
5)İSMAİL MÜFİD BEY (1902-1905)
15 öğretmen
ile birlikte görev yapmıştır. Ayrıca fizik, kavânîn, usûl-i defterî, ulum-ı
edebiye, iktisad, mevalid dersleri öğretmenliği yapmıştır.
6)HASAN TAHSİN BEY (1905-1906)
Okulda çok
kısa bir süre görev yaptığından dolayı kayıtlara hakkında pek fazla bilgi
geçmemiştir.
7)YUSUF RIZA BEY (1906-1907)
Yusuf Rıza Bey
hakkında bilinenler okulda müdür olmasının yanı sıra coğrafya, fıkh-i şerif,
kavaid-i Türki, tarih, usûl-i defterî, ulum-ı edebiye ve akaid derslerine de
girmiş olmasıdır.
8)ÖMER FEVZİ BEY (1907-1910)
Okulumuzun
Sultaniye’ye dönüştürülmesi, bu döneme rastlar. Sultani’nin İzmir Maarif
Müdürü, Emrullah Efendi’nin görevde bulunduğu dönemde, o zaman İzmir’de
çıkmakta olan “Ahenk” Gazetesinde “Maarif Müdürlüğü’nden: Mektebin 16
Teşrinievvel 1326 (Eylül 1910)da Sultani unvanı ile resmi küşadı yapılmış ve
tedrisata başlanmıştır” ilanıyla gerçekleşmiştir.
Sultani
Dönemi’nin ilk müdürü olan Mustafa Refik Bey kısa bir süre bu görevi
sürdürmüştür.
10)RASİH BEY (1911-1912)
Mustafa Refik
Bey’in aniden emekli olması üzerine göreve gelmiştir. Sultani Döneminin ikinci
müdürü olan Rasih Bey kısa bir süre müdürlük yapmıştır.
Şemseddin Bey
daha önce okulda öğretmen olarak çalışmıştır. Ulum-ı edebiye, mevalid, hesab,
fizik, Türkçe, hıfz-ı sıhha derslerine girmiştir. Tam adı Şemsettin
Günaltay’dır.
12) ALİ HAYDAR BEY (1913-1914)
13) AHMET NURİ BEY (1914-1919)
CUMHURİYET DÖNEMİNDE
16)HİLMİ ERDİM (1928-1943)
17)RAŞİT MOCAN (1943-1947)
18)ENVER DEMİR (1947-1967)
Hilmi Erdim, Abdurrahman Bey, Rıdvan Nafiz binaları ve çamaşırhane bu dönemde yapılmıştır. Enver Demir, anılarında işgal günü okulda sınavların yapıldığını ancak işgalle birlikte sınavların iptal edildiğini ve kendilerinin Averof zırhlısının deposuna kapatıldıklarını belirtmektedir. (Enver Demir’in kitabı: Bir Öğretmenin Defterinden 41 Yılın Hikâyesi, İzmir, 1968)
19)ALİ KEMAL GÖRGÜLÜ (1967-1975)
Ali Kemal Görgülü döneminde, Rıdvan Nafiz
Binası lise dersliklerine dönüştürülür. Kütüphane, dil ve fen laboratuvarlarının
yer aldığı BMC (British Motor Company) binası, kapalı spor salonu, konferans
salonu, voleybol sahaları yaptırılır.
20)ÖNDER AYDOĞDU (1975-1976)
21)ATİLLA GÜNER (1976-1982)
22)DOĞAN KUTLU (1982-1984)
Hazırlayanlar: 1023 Hande Yağmur KAYA, 9-F /Onuralp ARSLAN, 9-F
Kaynaklar:
Melih Tınal, İzmir Atatürk Lisesi Tarihçesi, İzmir Atatürk Lisesi Eğitim Vakfı
Yay. İzmir, 1999
izalev.com
Halit Ziya Uşaklıgil, Kırk Yıl
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder