İstanbul'un
Eyüp semtinde doğdu. Babası halı tüccarı Halil
Efendi, Uşak’tan
İzmir’e
göçmüş varlıklı bir ailedendi. Halit Ziya, o sırada İstanbul'a yerleşmiş olan
Halil Efendi ile Behiye Hanım’ın üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Mahalle
mektebindeki ilk eğitiminin ardından Fatih Askeri Rüştiyesi’ne devam etti. 93 Harbi’nin
başlaması ile Halil Efendi’nin işleri bozulunca aile, İzmir’e yerleşti ve Halit
Ziya öğrenimini İzmir Rüştiyesinde sürdürdü. Ardından İzmir'de Ermeni Katolik
rahiplerinin çocukları için kurulmuş yatılı bir okula devam ederek
Fransızcasını geliştirdi; Fransız edebiyatını yakından tanıdı. Fransızca çeviri
denemeleri yaptıktan sonra henüz öğrenci iken ilk yazılarını yayımlamaya başladı.
Önce İzmir çevresinde kendini tanıttı. Bazı edebi yazılarını İstanbul’da
Hazine-i Evrak adlı önemli bir dergide “Mehmet Halid” adıyla yayımladı. Son
sınıfta iken okuldan ayrıldı, babasının kâtibi olarak iş yaşamına başladı. Aynı
yıl, Bıçakçızade Hakkı ve Tevfik Nevzat adlı arkadaşlarıyla “Nevruz” adlı bir
dergi yayımlamaya girişti. 10 sayı kadar yayın hayatında bulunan ve İzmir'in
ilk edebiyat dergisi olan bu dergide çeviri şiir ve hikâyeler, mensur şiirler,
bilimsel yazılar yayımladı. Babasının yanındaki işi edebiyat merakı ile
bağdaştıramadığından farklı bir iş aradı. İstanbul’a giderek hariciyeci olmak
için başvurdu; başvurusu kabul edilmeyince İzmir’e döndü. İstanbul'da bulunduğu
süre içinde Fransız edebiyat tarihi ile ilgili olarak uzun süredir yazmak
istediği kitabı yazdı. Garbdan Şarka Seyyale-i Edebiye: Fransa Edebiyatının
Numune ve Tarihi adlı kitabı 1885'te 84 sayfa olarak basıldı. Bu eser, onun
basılan ilk kitabıdır ve Türkçede basılmış ilk Fransız edebiyatı tarihi olma
özelliği taşır. İzmir'e döndükten sonra İzmir Rüştiyesinde Fransızca
öğretmenliği yaptı, öğretmenliğe devam ederken Osmanlı Bankasında çalışmaya başladı. İzmir İdadisinin
açılmasından sonra öğretmenliğe bu okulda devam etti; Fransızcanın yanı sıra
Türk edebiyatı dersleri verdi.
Hizmet Gazetesi
1886’da
idadide birlikte çalıştığı arkadaşı Tevfik Nevzat ile birlikte “Hizmet” adlı
bir gazete çıkararak yapıtlarını burada yayımladı. Hizmet, vali Halil Rıfat Paşa
ve hukuk dairesi reisi himayesinde yayımlanmış ve şehrin kültür sanat hayatına
canlılık getirmiş, Halit Ziya’ya ise geniş bir yazı alanı açmıştı. İlk
eserlerinden “Nemide” (1889), “Bir Ölünün Defteri” (1889), “Ferdi ve Şürekâsı”
(1894) Hizmet’te tefrika edilmiş duygusal, kısa romanlardır. 1885’te dizi olarak
yayımlamaya başladığı “Sefile” adlı ilk romanı ise ahlaka aykırı olduğu
gerekçesi ile yasaklandığı için yarım kaldı ve kitap haline gelmedi. Bu romanda
masum bir genç kızın aldatılışını ve çektiği acıları anlatmaktaydı.
Halit Ziya’nın
romanları kadar mensur şiirleri de ilgi uyandırmış ve moda olmuştu. Mensur
şiirler, Muallim Naci gibi divan şiiri taraftarlarından olumsuz
eleştiriler alsa da, Recaizade Mahmut Ekrem, Hizmet’e gönderdiği
tebrik yazısı ile yetenekli bulduğu Halit Ziya’ya destek vermişti.
Yazar, dünya
edebiyatı hakkında, tiyatro tarihi hakkında yazı dizileri hazırlamış; romantizmin
temsilcisi Ahmet Mithat Efendi’yi eleştirdiği ve realizmi
savunduğu bir eleştiri dizisi yayımlamıştır.
1888'de annesi
Bediye Hanım'ı kaybetti. 1889'da amcası ile iki aylık seyahate çıkarak Uluslararası
Paris Sergisi'ni gördü. Aynı yılın sonunda Meclis-i Ayan Reisi Emin Ali
Efendi'nin kızı Memnune Hanım'la evlendi. Halit Ziya'nın bu evlilikten 6 çocuğu
dünyaya gelmiştir: Vedide, Bihin, Sadun, Güzin, Vedad ve Bülent. İlk çocuğu Vedide'yi geçirdiği bir
hastalık sonucu kaybetti. Aynı şekilde Sadun ve Güzin'i de küçük yaşta
kaybedecek, oğlu Vedat ise 35 yaşında trajik bir intiharla hayatına son
verecektir. Halit Ziya, Sadun için Kırık Oyuncak, Güzin için Kırık Hayatlar ve
Vedad için "Bir Acı Hikâye” adlı kitapları yazmıştır.
Servet-i Fünun
Bankadaki
işinden ayrılıp İzmir’de vali kâtipliğine başlayan Halit Ziya, bu görevde uzun
süre kalmadı. 1893’te, İstanbul’da Reji Genel Müdürlüğü’nden gelen başkâtiplik
teklifini üzerine İstanbul’a gitti. Bu görevi on altı yıl sürdürdü. Bu işinde,
vaktinin çoğunu okuma ve yazmaya ayırma fırsatı buldu. Reji’deki çalışma
günlerinde Recaizade Mahmut Ekrem aracılığıyla Edebiyat-ı Cedide adlı edebiyat topluluğuna katıldı.
Bu topluluğun en önemli isimlerinden birisi oldu. 1901’de kapatılıncaya kadar
topluluğun çıkardığı Servet-i Fünun Dergisi’nde yazılar, hikâyeler, romanlar
yayımladı. Servet-i Fünun’da 1897’de tefrika ettiği Mai ve
Siyah adlı romanında acıklı aşk serüveni konusunu geri plana alıp dönemin
basın dünyasını, Edebiyat-ı Cedide kuşağının bu dünyaya bakış açısını yansıttı.
Bu roman, topluluğun beyannamesi vazifesini gördü.
İlk büyük Türk
romanı kabul edilen Aşk-ı Memnu’yu 1898-1900 yılları arasında yazdı. Bu
eserde zengin bir adamın genç ve güzel karısının yasak bir aşka sürüklenişini
gerçekçi bir biçimde, olayın psikolojik nedenleri üzerinde durarak anlattı.
Dönemin İstanbul alt kültürleriyle son derece içli dışlı olması, yazarın bu
eserini yazmak amacıyla gerekli malzemeyi toplamak için gösterdiği çabanın
ürünüdür. Özellikle de o dönem Boğaziçi'nde yalı sakini aileler arasındaki
esrar kullanma geleneği, yazarın ciddi psikolojik açılımlar yaşamasına sebep
olarak eserin gelişimine ciddi etki etmiştir. Eseri, 1909’da Sabah
gazetesinde tefrika edildi.
Yazar, Mai ve
Siyah’ın gördüğü rağbet üzerine başka dergi ve gazete sahiplerinin kendisinden
yazı istemesi üzerine tirajı yüksek İkdam ve Sabah
gazetelerinde de yazılar yayımlamıştır. Ancak Servet-i Fünun’da yazan İsmail
Safa’nın sürgüne gönderilmesi üzerine roman tefrika etmek dışında hiç yazı
yayımlamadı.
Ayastafanos’a yerleşme
Halit Ziya,
1901’de Kırık Hayatlar adlı romanı tefrika edilmekte iken Hüseyin
Cahit’in "Edebiyat ve Hukuk" adlı yazısı üzerine Servet-i Fünun
kapatılıp topluluk dağılınca edebiyat hayatından uzun süre uzak kaldı. Rumların
ve Ermenilerin yaşadığı bir balıkçı köyü olan Ayastafanos (bugünkü Yeşilköy semti)’a bir köşk yaptırdı ve Tevfik
Fikret’in Aşiyan’a yerleştiği 1905 yılında Halit Ziya da
kendi köşküne yerleşti. Bazı eserlerinin kitap halinde yayımını gerçekleştirdi.
Reji’deki işleri dışında vaktini dostlarıyla sohbet ve okumayla geçirdi.
II. Meşrutiyet
Halit Ziya, Meşrutiyetin
ilanı ile fikir ve sanat hayatının canlanması üzerine yeniden yazmaya
başladı. Birçok gazete ve dergiye yazılar gönderdi.
Sultan
Reşat’ın Osmanlı tahtına çıkmasından sonra İttihat ve Terakki hükümeti tarafından mabeyn
başkâtibi olarak sarayda görevlendirildi. Saraydaki görevi sırasında yazmayı
uygun görmediği için yazılarına ara verdi. Görevi gereği padişahla gezilere
çıktı. 1911’de Ayan Meclisi üyesi oldu.
1912’de
saraydaki görevi sona erdi. Tedavi amaçlı bir Avrupa seyahatine çıktı. 1915’te Darülfünun’da
Batı Edebiyatı konusunda ders verdi. Sait
Halim Paşa’nın Almanya’ya inceleme gezisine gönderdiği şair ve yazarlar
arasında Almanya’ya gitti, çeşitli kültürel faaliyetlere katıldı. Darülbedayi’de
edebi kurul üyeliğinde bulundu. İttihat ve Terakki’nin iktidardan düşmesinden
sonra Reji idaresinde yönetim kurulu başkanı oldu. 1918'de oğlu Halil Vedat ve
yeğenleriyle çıktığı Avrupa gezisinden 14 ay sonra döndü.
Cumhuriyet Dönemi
Milli mücadele döneminde genellikle Ahmet
Cevdet’in İkdam
Gazetesi’ne yazılar gönderdi. Çoğunlukla dil ve edebiyatla ilgili yazılar
yazdı. Cumhuriyet döneminde kendisini tamamen edebiyata verdi. Cumhuriyetin ilk
yıllarında devletin şekillenmesini uzaktan izledi ve fazla eser vermedi.
1930’larda yazı hayatına büyük bir canlılıkla döndü. Cumhuriyet ve Son Posta
gazetelerinde yazıları yayımlandı. Özellikle hatıra tarzında yazılarıyla
edebiyat dünyasında aktüel bir isim haline geldi. Dil devrimi
üzerine bazı eserlerini sadeleştirdi ve Latin harfleriyle yeniden yayımladı.
1937’de Tiran elçiliğinde görevli oğlu Halil Vedat’ın 35 yaşında intihar etmesi
üzerine büyük bir yasa girdi. Acısını, yazmakla hafifletmeyi seçti. 27 Mart 1945’te hayatını
kaybetti. Bakırköy mezarlığında oğlu Halil Vedat’ın yanına gömüldü.
Edebi Kişiliği
Sanat için sanat anlayışını
benimsedi.
Dili oldukça ağırdır.
Romanlarında aydınlara seslenir.
Yazarın roman dili hikâye
dilinden daha ağırdır.
Eserlerinden realizmden
etkilendiği görülür.
Romanları, cumhuriyet döneminde
yazar tarafından sadeleştirilmiştir
Eserleri
Romanları: Nemide, Bir Ölünün Defteri, Ferdi ve Şürekası, Sefile, Mai ve
Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar Nesl -i Ahir
Hikâyeleri: Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası, Bir Muhtıranın Son
Yaprakları, Nakıl, Bu Muydu, Heyhat, Küçük Fıkralar, Bir Yazın Tarihi, Solgun
Demet, Bir Şi’r-i Hayal, Sepette Bulunmuş, Bir Hikaye-i Sevda, Hepsinden Acı,
Onu Beklerken, Aşka Dairdi, İhtiyar Dost , Kadın Pençesi, İzmir Hikayesi, Kar
Yağarken
Oyunları: Firuzan, Kâbus, Fare
Hatıraları: Kırk Yıl, Bir Acı Hikâye, Saray ve Ötesi
Gezi Yazıları: Almanya Mektupları, Alman Hayatı
Denemesi: Sanata Dair
Mensur Şiir: Mezardan Sesler
Hazırlayan: 431 Mehmet ŞİMŞEK, 10-E
Kaynaklar:
Sevda Altunbaş, Halit Ziya
Uşaklıgil'in Romanlarında Kadın ve Kadın Eğitimi, Dokuz Eylül Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Ana Bilim Dalı
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Programı Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2007
https://tr.wikipedia.org/wiki/Halid_Ziya_U%C5%9Fakl%C4%B1gil
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder