Hanri
Benazus, 27 Mart 1930 tarihinde İzmir’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini İzmir’de
tamamladı. Ardından İzmir Atatürk Lisesini bitirdi. Maddi olanaksızlıklar
nedeniyle yükseköğrenimini tamamlayamadı. Bir süre sonra iş hayatına atıldı ve
Yupi Piliç’i kurdu. İş hayatında çalışkan ve yardımseverdi. Bunun yanında koyu
bir Altay taraftarıydı. Uzun yıllar Altay Spor Kulübü başkanlığını ve
yöneticiliğini yaptı. Yupi Piliç’in iflas etmesinden kısa bir zaman sonra bir
de eşini kaybedince emekli oldu ve yapımında pay sahibi olduğu Zübeyde Hanım
Huzurevine taşındı. Hayatında bir dinlenme evresine girmişti. On yedi yaşında başlayan yazma tutkusu, içinde tekrar alevlenmişti. Atatürk, insan, mutluluk, öze dönüş gibi konularda
yazmaya ve bu konulardaki konferans ve panellere katılmaya başladı. Verdiği
konferanslardan birinde Sevgi Tanrısever’le tanıştı. Bu olay yaşamının ikinci
baharının ilk adımıydı. Tanışmalarının 4. yılında, 1999, evlendiler. Şu an
mutlu ve mütevazı bir yaşam sürüyorlar.
Yazdığı
kitaplarda Atatürk, yurt ve millet sevgisini işledi. Bunun sebebi ülkemizde
Atatürk’ü görebilmiş 11 kişi vardır. Bunlardan sadece Atatürk’ün manevi kızı
Ülkü Adatepe ve Hanri Benazus yaşamaktadır. Benazus Atamızı gördüğü ve onunla
sohbet ettiği günü şöyle anlatıyor:
“Ben, 1930
Mart doğumluyum. Atatürk’ü 9 Ekim 1937’de Aydın’ın Ortaklar ilçesinde gördüm.
Babamın evinden kaçtım onun yanına gidebilmek için. Çocuk gözüyle o zamanlar
Atatürk benim için çok farklıydı. Okulda anlatılan Atatürk’le, evde anlatılan
Atatürk birbirinden çok farklıydı. Ben onun yanına giderken 3 m. boyunda, 2 m.
eninde bir dev bulacağım diye hesaplıyordum. Halbuki baktım normal bir insan,
ama konuştuktan sonra anladım ki asıl dev oymuş. O nedenle benim için Atatürk
dediğiniz zaman her şey durur. Beni trenine bindirdi. Onunla yarım saate yakın
bir süre beraber olduk. Hep sorduğu soru: Okul nasıl, öğretmenler nasıl, dersleriniz
nasıl, ne okuyorsun, eksiğiniz var mı, herhangi bir şey lazım mı? oldu. Onun için çocuklar çok çok önemliydi.
İyi yetişmiş çocuklar olmamız çok önemliydi. Atatürk’ün bu düşüncesi benim hep
aklımda kaldı, asla da silinmedi yıllardır. Onun için ben Atatürk’ü herkesi
sevdiğimden çok daha fazla seviyorum. O benim özel tutkum.”
Bu
olaydan 10 yıl sonra, Hanri 17 yaşındayken Atatürk’ün fotoğraflarını toplamaya
başladı. Bu zamana kadar yaklaşık 4800 Atatürk fotoğrafı topladı. Bu
fotoğraflardan 1200 tanesi Atatürk’ün cenazesine ait, 1500’ü de Çanakkale’yle
ilgilidir. Bu fotoğrafları 63 yılı aşkın bir sürede topladığını belirtiyor.
Topladığı fotoğraflarla Atatürk ve Deniz Sevdası, Atatürk’ün Çocukları, Kanla Yazılan Destan: Çanakkale, Gülümseyen
Atatürk adlı dört albüm oluşturdu. Ayrıca biriktirdiği fotoğrafların 3500
tanesini Ankara Çankaya Köşkü’nde kurulan Atatürk Müzesi’ne hediye etti. Fotoğraf
toplamadaki amacının ise Atatürk’e ait olan fotoğrafları sergilemek ayrıca Türk
halkına o dönemin ve Atatürk’ün nasıl göründüğünü göstermek olduğunu
söylemiştir.
Kitaplarında
da çoğu zaman bu amaca hizmet etmiştir. Farklı olarak insan yaşamından
kesitlere ve insanî duygulara dokundurmuştur kalemini. Kitaplarından örnekler: “Türkiye’nin
Gerçekleri, Bir Devin Uyanışı, Bir
Milletin Uyanışı, Bir Devletin Uyanışı, 1919- 1929 (5 ciltlik bir seri), Yaşamın İçinden Atatürk Anıları, Atatürk’ün
Ağzından Atatürkçülük, Gönül Bahçemde Küçük Gezintiler, Ben Kimim?, Ölümün Pembe
Yüzü, Sevginin Gizemi (bu kitabı eşine ithaf etmiştir.), İçsel Dünyamızın
Derinliklerinde.” Bunlar gibi yaklaşık 52 adet kitabı var Benazus’un. Hâlâ da
yazmaya devam ediyor.
Son olarak
bize şunu söylüyor: “ Bu günümü sevdiğime göre ne geldiyse, ne geçtiyse
güzeldir. Siz gençler Atatürk’ün de dediği gibi kendinizi yenilemekten hiçbir
zaman kaçınmayın. Böylece hayatınızın herhangi bir döneminde pişmanlık
yaşamazsınız.”
Hazırlayan: 547 Fatma Gülcan DOĞUŞ, 9-F
Kaynaklar:
Ayrıca verdiği bilgilerle yazıma
ışık tutan Sayın Ahmet Güler’e teşekkürlerimi sunuyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder